Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ndeki Kabine Toplantısı'nın ardından millete seslendi.
Bugün başlayan üç ayların millet ve tüm İslam alemine hayırlar getirmesini dileyen Erdoğan, "Her sene olduğu gibi bu yılın mübarek üç aylarının da hepimiz için bir sorgulama, arınma, yenilenme, manevi zenginleşme fırsatı olmasını Allah'tan temenni ediyorum. Üç aylar boyunca yapacağımız tüm ibadetlerin, duaların, hayır ve hasenatın Rabbimizin katında kabulünü niyaz ediyorum." diye konuştu. Ramazana yaklaşıldığının da müjdecisi olan üç aylarda idrak edilecek, tövbe ve istiğfar vesilesi olan Regaip, Miraç, Berat kandilleriyle Kadir Gecesi'ni de tebrik eden Erdoğan, "İnşallah bugün recep ayına, 21 Şubat'ta şaban ayına ve 23 Mart'ta ramazan ayına kavuşuyor; 21 Nisan'da Ramazan Bayramı'na, 28 Haziran'da Kurban Bayramı'na vasıl oluyoruz." ifadesini kullandı.
"Türkiye'nin güçlü ve kararlı duruşu"
Küresel siyaset ve ekonomi düzeninin, her gün bir yenisi ortaya çıkan krizlerle derinden sarsıldığı bir dönemden geçildiğine dikkati çeken Erdoğan, bu kritik süreçte Türkiye'nin her alanda kendi vizyonuna sahip olması, kendi programlarını uygulamaya koyması, kendi hedefleri doğrultusunda yol yürümesinin hayati öneme sahip olduğunu belirtti. Geçmişte, başlattığı her kalkınma atılımının önü, darbeden teröre nice engellerle kesilen Türkiye'nin, artık kendi özgün politikaları ve eylemleriyle geleceğe yürüme dirayetine kavuştuğunu ifade eden Erdoğan, şunları kaydetti: "Güven ve istikrar ikliminin ülkemize sadece 20 yılda nasıl asırlık kazanımlar sağladığını hep birlikte yaşadık, gördük. Elbette Türkiye'nin bu güçlü ve kararlı duruşunu kabul etmek istemeyenler vardır, olacaktır. Yıllarca bu ülkenin ve milletin adeta iliğini sömürerek kendi refahı ve güvenlik düzenlerini sürdürenler kolay kolay pes etmeyecektir. Eser ve hizmet altyapısı sağlam, siyasi iradesi kendi elinde, askeri ve teknolojik imkanları artan Türkiye'yi kabullenmeye yanaşmayanlar sonuna kadar direnecektir. Ama biz bugüne kadar verdiğimiz mücadeleyle kimsenin ne dediğine, ne istediğine, neyi dayattığına bakmadan istiklalimize ve istikbalimize sahip çıkabileceğimizi cümle aleme ispatladık. Allah'ın yardımı ve milletimizin desteği sayesinde üstesinden geldiğimiz her mücadeleyle geleceğimize daha bir başka güvenle bakmayı başardık."
Geçmişte kendi krizleri içinde boğulup kalan Türkiye'den, küresel krizleri fırsata dönüştürebilen Türkiye günlerine geldiklerini dile getiren Erdoğan, "Bizi kendi sorunlarımızın altında ezmek için kullanılan araçları ya tamamen etkisiz hale getirdik ya da sınırlarımızın dışına attık." dedi.
"İsveç'te Kur'an-ı Kerim'in yakılması"
Sözlerine "Ama şu anda üzerinde hassasiyetle durmam gereken konu, İsveç'in NATO üyeliği başvurusuyla başlayan ve bir esfeli safilinin, mukaddes kitabımız Kur'an-ı Kerim mushafını yakmasına kadar varan hadiselerdir." diye devam eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, İslam dininin, Hazreti Muhammed'in vasıtasıyla ilk müjdelendiği günden beri Ebu Cehil'in sembolü olan pek çok husumetin, saldırının, alçaklığın hedefi olduğuna işaret etti. Erdoğan, şunları söyledi: "Buna karşılık Rabbimiz, Kur'an-ı Kerim'i kendisinin indirdiğini ve kendisinin koruyacağını kitabında açıkça hüküm altına almıştır. Müslümanlar olarak bize düşen görev, Rabbimizin koruması altındaki bu kutsal kitabımıza layık olduğu hürmeti göstermek, onun emirlerine uygun bir hayat sürmeye gayret etmektir. Her şey gibi İslam'la müşerref olarak Kur'an-ı Kerim'in aydınlığına kavuşmak da bir nasip işidir."
"Asırlardır bir arpa boyu yol alınamadığının işareti"
Erdoğan, modern demokrasilerde insan hak ve özgürlüklerinin çok basit bir tanımı olduğuna dikkati çekerek, şöyle konuştu: "Demokrasinin bel kemiğini teşkil eden bireyin hak ve özgürlüklerinin sınırı, diğer insanların hak ve özgürlüklerinin başladığı yere kadardır. Bu anlayışa göre hiçbir birey ne Müslümanların ne de diğer din ve inanç mensuplarının kutsallarını aşağılama veya taciz etme hakkına, hele hele bu yönde eylemde bulunma özgürlüğüne sahip değildir. Nefret ve ayrımcılık suçu olarak ağır yaptırımlara tabi bu ilke, bizce de yerinde bir yaklaşımdır. Dolayısıyla İsveç'teki çirkin eylem en başta Müslümanlar olmak üzere insanların temel hak ve özgürlüklerine saygı duyan herkese yapılmış bir hakarettir. Kur'an-ı Kerim'e yönelik bu alçak saldırının Türkiye Büyükelçiliği önünde gerçekleşmesi ise konuyu bizim açımızdan hem dini hem milli bir mesele haline dönüştürüyor. Haçlı Seferleri'nden beri Avrupa'da İslam ile Türk kavramının eş tutulduğunu biliyor, bundan da milletçe iftihar ediyoruz. Üstelik bu zihniyet uzunca bir süredir eli kanlı terör örgütlerine kucak açmayı da demokrasi kılıfıyla meşrulaştırmaya çalışıyor."
"NATO konusunda herhangi bir destek göremeyeceksiniz"
Milyarlarca Müslümanın inancıyla birlikte 85 milyon Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının manevi şahsiyetine de saldıran bu zihniyetin son eyleminin, asırlardır bir arpa boyu yol alınamadığının işareti olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Rabbimizin koruması altındaki Kur'an-ı Kerim, bir haçlı artığının onun nüshasını yakmasıyla asla zarar görmez ama bu sapkınlığı teşvik edenler veya göz yumanlar hiç şüphesiz sonuçlarını da hesap etmişlerdir. Kalkacaksın, senin güvenlik güçlerin, polisin vesaire onların koruması altında bu ihaneti, bu edepsizliği, bu alçaklığı, bu adiliği, bu namussuzluğu yapacak, onların korumasıyla da orada 'Hah bak, işte biz Müslümanlara ne yaptık?' diyecekler. Ülkemizin büyükelçiliği önünde böyle bir kepazeliğin yaşanmasına sebebiyet verenlerin NATO'ya üyelik başvuruları konusunda artık bizden herhangi bir hayırhahlık bekleyemeyecekleri açıktır. Kusura bakmasınlar. Başta söyledik, terör örgütlerine caddelerinizde, sokaklarınızda her yerde cirit attıracaksınız, ondan sonra da bizden NATO'ya girme konusunda destek bekleyeceksiniz. Yok böyle bir şey, böyle bir desteği bizden beklemeyin. Madem terör örgütleri mensuplarını ve İslam düşmanlarını bu kadar seviyorsunuz, savunuyorsunuz, koruyorsunuz, öyleyse kendilerine ülkelerinin savunmalarını da onlara havale etmeleri tavsiyesinde bulunuyoruz. Biz bir şeyi söylediğimiz zaman dürüst söyleriz, birileri de bize namussuzluk yaptığı zaman, alçaklık yaptığı zaman onlara da haddini bildiririz. İsveç yönetiminin bizlere kalkıp hak ve özgürlükten hiç bahsetmesine gerek yok. Eğer hak ve özgürlüklere bu kadar saygılıysanız önce Türkiye Cumhuriyeti'nin veyahut Müslümanların dini inancına saygı göstereceksiniz. Eğer bu saygıyı göstermiyorsanız, kusura bakmayın bizden de NATO konusunda herhangi bir destek göremeyeceksiniz."
Türkiye'nin 2023 yılına girdiği şu dönemde önceliklerin en başında tüm unsurlarıyla ekonomiyi Türkiye Yüzyılı'na hazırlama gayretleri olduğunu belirten Erdoğan, "Geçtiğimiz yılı şehirlerin tamamına ve sektörün tümüne yayılan yatırımlarıyla, iş gücüne katılımdaki fevkalade artışa rağmen 31,6 milyonu bulan istihdamıyla, yılın ilk 3 çeyreğinde yakaladığımız yüzde 6,2 oranındaki büyümeyle, tarihi bir rekor olan 254,2 milyar dolara ulaşan ihracatıyla, orta vadeli programda yüzde 3,4 olarak öngörülen bütçe açığının milli gelire oranının yüzde 1'e kadar gerilemesiyle, yıllar sonra tekrar fazla veren faiz dışı bütçe gerçekleşmesiyle, velhasıl hemen tüm başlıklardaki başarı hikayeleriyle tamamladık." diye konuştu.
En büyük sıkıntı olan enflasyonu yüzde 64'e düşürdüklerini kaydeden Erdoğan, "İnşallah enflasyonun önümüzdeki ayla hızla yüzde 50'li, yüzde 40'lı, yüzde 30'lu oranlara indiğini de göreceğiz." ifadesini kullandı.
Erdoğan, gelişmiş ülkeler başta olmak üzere dünyanın ciddi sıkıntılarla boğuştuğu bir dönemde Türk ekonomisinin dengeli ve başarılı bir seyir izlemesinin çok önemli olduğunun altını çizerek, "Her ne kadar ülkemizde kendi devletini, kendi halkını, kendi hükümetini kötülemeyi varlık sebebi haline getirmiş bir kesim aksi yönde kampanya yürütse de 2023'ten ümitvar olmak için sebebimiz çoktur. Çünkü iyi bir hazırlık yaptık, iyi bir altyapı kurduk." dedi. Geçen yıl yaşanan fevkalade gelişmelerin Türkiye'nin üzerindeki olumsuz etkilerini bertaraf etmek için milletin her kesimine ayrı destek programları hazırlayıp uyguladıklarını dile getiren Erdoğan, sadece yapılan düzenlemelerle vazgeçilen vergi gelirinin 290 milyar liranın üzerinde olduğunu söyledi.
"Bir başka ifadeyle, bu yöntemle 290 milyar liralık bir kaynağı evinde kullandığı elektrikten marketinde yaptığı alışverişine kadar günlük hayatının pek çok safhasında vatandaşımızın cebinde bıraktık." diyen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Hanelerde kullanılan doğal gazın yüzde 80'ini, elektriğin yüzde 60'ını sübvanse ederek dünyayı kasıp kavuran enerji krizinin insanımıza etkisini en aza indirmeyi başardık. Bugün evinde kullandığı doğal gaza 1000 lira fatura ödeyen bir vatandaşımız, devletinin de Hazinesinden üste 4 bin lira daha vererek asıl maliyeti karşıladığını biliyor. Temmuz ayında başlattığımız Aile Destek Programı'nın bütçesini 15 milyar liradan, 40 milyar liraya çıkartıp kapsamını da genişleterek insanlarımızı zor günlerinde yalnız bırakmadık. Bu ay itibariyle Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıflarımızın aylık barınma yardımı bütçesini de artırarak 2 milyar 250 milyon liraya çıkardık. Ocak ayında yeniden düzenlediğimiz haliyle yaşlı aylığını 1537 liradan yaklaşık 2 bin liraya, yüzde 40-60 engelli aylığını 1223 liradan yaklaşık 1600 liraya, yüzde 70 üzeri engelli aylığını 1840 liradan yaklaşık 2 bin 400 liraya yükselttik. Sadece bu ay 3,5 milyon haneye 740 milyon lira elektrik tüketim desteği ödemesi yaptık. İhtiyaç sahibi 8 milyon 897 bin kişinin sağlık sigortası için 3,2 milyar lira ödemede bulunduk. Ücretli çalışanlarımıza işverenlerin yapacağı gıda ve yakacak yardımlarını gelir vergisinden istisna tuttuk. Kamu görevlilerimize, mutat maaş zamları yanında ek göstergeyle ve gelir vergisi tarife dilimleri güncellemesiyle, memur ve emeklilerimize de refah payı artışıyla ilave imkan sağladık."
Erdoğan, asgari ücreti enflasyon öngörüsünün çok üzerinde artışla 8 bin 507 liraya, en düşük emekli aylığını 5 bin 500 liraya çıkardıklarını, bunu yaparken asgari ücret desteğini de 100 liradan 400 liraya yükselterek işverenlerin üzerindeki yükü azalttıklarını, aynı şekilde gelir ve damga vergisi kesintisini tüm maaşların asgari ücret kadarki kısmından kaldırdıklarını anlattı.
Temel ihtiyaç ürünleri başta olmak üzere pek çok üründe KDV indirimine gittiklerini, sözleşmeli kamu görevlilerini kadroya geçirdiklerini, uzun yıllardır tartışma konusu olan emeklilikteki yaş sınırını çözecek düzenlemeyi hazırladıklarını ve Meclis sürecini takip ettiklerini anımsatan Erdoğan, kendi alanında Cumhuriyet tarihinin en büyük kampanyasını 500 bin konut, 1 milyon alt yapılı arsa ve 50 bin iş yeri ile başlattıklarını ifade etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bunları yaparken üretimin ve istihdamın kaynağı olan reel sektörü ihmal etmediklerini, iş dünyasının tüm kesimleriyle, finansmana erişimini en uygun şartlarla sağlayacak paketleri devreye aldıklarını belirterek, "Kullanılan kredilerin, üretken alanlara yönlendirilmesini sağlayacak mekanizmalar kurduk. Amacımız ülkemizin sınırlı kaynaklarından ayırdığımız finansmanın döviz gibi, tüketim gibi gereksiz yerlere değil, sürdürülebilir ve dengeli büyümeye gitmesini sağlamaktır. Hazine ve Maliye Bakanlığımızın 200 milyar liralık kefaleti karşılığında, reel sektöre kullandırılacak 250 milyar liralık kredi paketinde bu kritere özellikle önem veriyoruz. Halihazırda 14 farklı alanda faaliyet gösteren firmalarımızı selektif kredi politikamızla destekliyoruz." dedi.
"Gençlerimiz ne kadar kredi aldılarsa, sadece o rakamı geri ödüyor"
Erdoğan, Hazine ve Maliye Bakanlığınca hayata geçirilecek yeni müjdelere ilişkin şunları kaydetti: "Vergi daireleri, gümrük müdürlükleri, Sosyal Güvenlik Kurumu, belediyeler, il özel idareleri, yatırım izleme ve koordinasyon başkanlıkları gibi kurumlarımızın kamu alacaklarını yeniden yapılandıran bir kanun teklifi hazırlıyoruz. Bu teklifle, vatandaşlarımızın ve şirketlerimizin vergi ve prim yükümlülükleri başta olmak üzere kamu kurum ve kuruluşlarımıza olan borçlarının cezalarını kaldırıyoruz. Yapacağımız düzenlemeyle tüm bu borçları belirli bir oranla güncelleme ve taksitle ödeme imkanı getiriyoruz. Davalı vergi ve prim dosyaları da bu kapsamda olacağı için taraflara ihtilafları sonlandırma fırsatı veriyoruz. Teklifle, matrah artırımı ve işletme kayıtlarının düzeltilmesini de sağlıyoruz. Bilindiği gibi yükseköğrenim kredi borçlarının endekse bağlı olarak artışına son vermiştik. Artık gençlerimiz ne kadar kredi aldılarsa, sadece o rakamı geri ödüyor. Geçmişte endeksle oluşmuş borçları da silmiştik. Bu düzenlemeyle endeks dışındaki borcun da yeniden yapılandırılarak taksitle ödenmesini mümkün hale getiriyoruz. Kapsamlı bir uygulama, yapılandırma teklifimizin tüm hak sahiplerine hayırlı olmasını diliyoruz."
"Bir müjde de icralık borcu olan vatandaşlara vermek istediğini" söyleyen Erdoğan, 2 bin lirayı aşmayan icralık borçları tasfiye edecek ve takiplerini sonlandıracak bir düzenlemenin zaten yapıldığını anımsattı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Şimdi de aynı uygulamayı, vergi dairelerimize vergi, ceza ve faiz gibi bütün başlıklarda 2 bin lirayı aşmayan borcu olan vatandaşlarımız için hayata geçiriyoruz. Bir defaya mahsus olmak üzere vergi dairelerine olan ve 31 Aralık 2022 tarihinden önceye ait 2 bin lirayı aşmayan borçların cezalarının tahsilinden vazgeçiyoruz. Detaylarını Hazine ve Maliye Bakanlığımızın açıklayacağı bu uygulamanın vergi dairesine olan borcundan dolayı takibe maruz kalmayacak vatandaşlarımıza hayırlı olmasını diliyorum." dedi. Yapılan düzenlemelerin temel amacının devletle vatandaşın küçük meblağlı meseleler için karşı karşıya gelmesinin önüne geçmek olduğunu vurgulayan Erdoğan, "Türkiye'nin kaynakları, milletin zenginliği, devletin geliri arttıkça ortaya çıkan imkanı 85 milyonun tamamının huzuru ve refahı için kullanmaya devam edeceğiz." şeklinde konuştu. AA
* Tüm hakları saklıdır. Bu sitede yer alan yazı, haber, fotoğraf, video ve sair dokümanların, bireysel kullanım dışında izin alınmadan kısmen veya tamamen kopyalanması, çoğaltılması, kullanılması, yayımlanması ve dağıtılması kesinlikle yasaktır. Bu yasağa uymayanlar hakkında 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu uyarınca yasal işlem yapılacaktır.